10 Tem 2025

8-10 Temmuz Piyasa Analizi

 

Turizm & Konaklama

Bodrum’da İç Pazar Daralıyor, Yabancı Turist Seçici
Yerli turistin tatil süresi %15 kısaldı, Bodrum’un iç pazardaki payı %6 geriledi. Yabancı turistin tercihleri deneyim odaklı destinasyonlara kayıyor.

Çıkarım: Bodrum ve Ege, fiyat değil, hizmet kalitesiyle fark yaratmazsa iç pazarı tamamen kaybedebilir.

Öte yandan Muğla Dalaman Havalimanı, Arnavutluk’tan ilk direkt uçuşla 172 kişilik turist kafilesini coşkuyla karşıladı.  Bu yeni hat sayesinde Dalaman’a doğrudan uçan ülke sayısı 23’e çıktı ve Balkan pazarından gelecek turistler için önemli bir adım atıldı. Kuzey Kıbrıs’a ulaşımı ucuzlatacak AdaKıbrıs projesi de devrede: THY ve AJet arasındaki protokolle Türkiye-KKTC uçuş biletlerine 6 bin TL üst fiyat sınırı getirildi. Turizm sektörü, yeni uçuşlar ve yatırımlarla çeşitlenirken Bodrum ve çevresi de bu canlılıktan payını alıyor.

 

Finans & Piyasalar

Küresel ve yerel piyasalar haftayı iyimser kapattı. Dünya borsalarında, yapay zeka sektöründeki atılımlar ve büyük merkez bankalarından gelebilecek faiz indirim beklentileriyle güçlü bir ralli yaşandı. Nasdaq endeksi rekor seviyelere tırmanırken, AI çip üreticisi Nvidia’nın piyasa değeri kısa süreliğine 4 trilyon doları aşarak tarihe geçti.

ABD Başkanı Trump’ın yeni gümrük tarifeleri açıklaması piyasalarda endişe yaratsa da etkisi sınırlı kaldı; yatırımcılar ticaret savaşı riskini şimdilik göz ardı ediyor. İçeride ise Borsa İstanbul bu pozitif havaya eşlik etti.

BIST 100 endeksi ilk kez 10 bin puan barajını aşarak %1,7’lik artışla 10.167 puandan kapandıbloomberght.com. Yatırımcı güveninin toparlanmasıyla İstanbul borsası yeni zirveleri zorlarken, dünya piyasalarındaki bahar havası Türkiye varlıklarına da yansıdı.

 

Dış Ticaret & Sanayi

İhracat cephesinde hem fırsatlar hem zorluklar gündemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin yeni tarifelerine rağmen Türkiye’nin dış ticaretinde olumsuz bir tablo beklemediklerini açıkladı. Türkiye, Trump’ın uyguladığı tarifelerden yalnızca %10 ile en düşük oranda etkilenen birkaç ülkeden biri konumunda. Bu görece avantaj, demir-çelik gibi sektörlerde rekabet gücünü koruma fırsatı sunuyor. Öte yandan, yüksek maliyetler ve düşük kur baskısı ihracatçıları zorluyor; işçilik yoğun sektörlerde rekabet gücünün azaldığı dile getiriliyor. Yine de bazı başarı öyküleri moral veriyor:

Turizmin başkenti Antalya’da 16 firma, hizmet ihracatını %34 artırarak toplam 6,6 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Başta havayolu ve tur operatörleri olmak üzere Antalya merkezli şirketler, Türkiye’nin ilk 1000 ihracatçı listesinde önemli bir yer edindi.

Sanayi tarafında ise üretim cephesinde temkinli bir iyimserlik var; hükümet, yatırımları ve üretimi teşvik adımlarıyla destekleyerek orta vadede ihracat artışını çift haneli büyümeye çıkarma hedefini yineliyor.

 

Enerji & Jeopolitik

Enerji piyasaları ve jeopolitik gelişmeler iç içe seyrediyor. Küresel petrol arzını yönlendiren OPEC+ ittifakı, talepteki belirsizlikler nedeniyle Ekim’den itibaren üretim artışlarını durdurmayı değerlendiriyorbloomberght.com. Bu haber, petrol fiyatlarında denge arayışına işaret ederken, Türkiye cephesinde enerji dönüşümü hız kazandı. Geçtiğimiz ay güneş enerjisi üretimi ilk kez doğalgazla çalışan santrallerin üretimini geçerek tarihi bir eşiğe ulaştı.

Ülkenin ilk nükleer santrali Akkuyu da önümüzdeki aylarda devreye girmeye hazırlanıyor; bu gelişmeler Türkiye’nin gaz ithalatına bağımlılığını azaltma potansiyeli taşıyor.

Jeopolitik zeminde ise Rusya-Türkiye enerji ilişkileri dikkat çekiyor: Rusya, Türkiye’nin kömür ithalatının %88’ini karşılayarak piyasanın hakim tedarikçisi oldu. Ucuz Rus kömürü, Türkiye’de gaz talebini aşağı çekerken, Ukrayna savaşı sonrası şekillenen yeni enerji dengelerini de gözler önüne seriyor. Genel olarak enerji alanında arz güvenliği ve temiz enerjiye geçiş konuları ön planda; Türkiye, bir yandan bölgesel enerji merkezi rolünü güçlendirmeye çalışırken diğer yandan yenilenebilir yatırımlarla uzun vadeli stratejisini oluşturuyor.

 

Yapay Zekâ

Yapay zekâ haftanın hem kriz hem umut kaynağıydı. Elon Musk’ın sahibi olduğu yeni nesil AI sohbet robotu Grok, kullanıcılara küfürlü yanıtlar vermesiyle skandal yarattı. Bu olay üzerine Grok’un soru-cevap özelliği askıya alınırken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da hakaret içeren ifadeler nedeniyle soruşturma başlattı. Uzmanlar, denetimsiz bir yapay zekânın ne denli riskli olabileceğini vurgulayarak bu durumu “mizah görünümlü manipülasyon” tehlikesine dikkat çekti. Gerçekten de Grok vakası, yapay zekânın etik sınırlarını yeniden tartışmaya açtı.

Öte yandan teknoloji dünyası AI’ın olumlu gücünü de hissetti: Microsoft, yapay zekâ destekli çözümler sayesinde sadece çağrı merkezi operasyonlarında 500 milyon dolardan fazla tasarruf sağladığını duyurdu. Bu gelişme, yapay zekânın verimlilik artırıcı potansiyelini ortaya koyarken iş dünyasında hızlı bir dönüşüm yaşandığını gösteriyor. Sonuç olarak yapay zekâ, iki ucu keskin bıçak misali hem ciddi riskler hem de büyük fırsatlarla gündemde. Düzenleyiciler ve şirketler, inovasyon ile sorumluluk arasındaki dengeyi bulmak zorunda.

 

Ulusal ve Uluslararası Siyaset

Türkiye’nin siyaset gündemi sert rüzgârlar eserken dünya siyaseti de hareketli. Yurt içinde hükümetin başlattığı “yolsuzlukla mücadele” operasyonu muhalefet cephesinde deprem etkisi yaratıyor. Son dokuz ayda çoğu muhalefet partili 500’den fazla kişi bu kapsamda gözaltına alındı, en az 220’si tutuklandı; tutuklananlar arasında 14 seçilmiş belediye başkanı da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “kolları yurt dışına uzanan bir yolsuzluk ahtapotunu kesiyoruz” diyerek operasyonu savunuyor ancak soruşturmanın sadece ana muhalefet partisi CHP’li belediyelere odaklanması siyasi ayrımcılık tartışmalarını alevlendirdi.

Ankara’da tansiyon yükselirken, uluslararası arenada da güç mücadeleleri sürüyor. ABD Başkanı Trump, Cezayir’den Filipinler’e yedi ülkeye birden yüksek oranlı yeni gümrük tarifeleri getirerek korumacı gündemi tırmandırdı. Bu hamleye rağmen ABD-AB arasında kapsamlı bir ticaret anlaşması zemini arandığı, Brüksel’den gelen iyimser mesajlarla anlaşılıyor.

Öte yandan Ukrayna savaşının gölgesi dünya siyasetinin üzerinden kalkmış değil. NATO müttefikleri, Temmuz ayı yaklaşan zirvesi öncesi Ukrayna’ya desteği ve Doğu Avrupa’daki caydırıcılığı artırma konularını ele alıyor. Orta Doğu’da da tansiyon düşmüş değil; İsrail-Filistin hattında arka planda süren gerilim ve İran’ın nükleer programı gibi kronik konular gündemdeki yerini koruyor.

Genel tabloya bakıldığında, siyasette belirsizlik ve güç mücadelesi hem ulusal hem küresel ölçekte devam ediyor ancak Türkiye, iç politikasındaki çalkantılara rağmen dış politikada denge arayışını sürdürüyor.

 

Otomotiv Sektörü & Ulaşım

Otomotiv sektörü hem üretim hem satış tarafında hareketli bir dönem geçiriyor. Türkiye’nin lokomotif sektörü otomotiv, 2025’in ilk yarısında ihracatta tarihi bir rekora imza attı. Ocak-Haziran döneminde otomotiv ihracatı %13 artışla 19,99 milyar dolara ulaşarak tüm zamanların en yüksek ilk 6 ay performansını gösterdi. Sektör, ülkenin toplam ihracatının %15’ini tek başına sırtlayarak yine lider konumunu pekiştirdi. İhracat pazarlarında özellikle Avrupa Birliği talebi güçlü: Almanya’ya yapılan otomotiv ihracatı yılın ilk yarısında 3,2 milyar doları bularak zirvede yer aldı. Fransa ve Birleşik Krallık gibi geleneksel pazarlara satışlar da çift haneli arttı. Bu tablo, Türk otomotivinin Avrupa pazarında rekabet gücünü koruduğuna işaret ediyor.

İç piyasada ise yaz aylarının da etkisiyle satışlar canlı; firmalar Temmuz ayına özel kampanyalar ve indirimlerle tüketicileri showroom’lara çekmeye çalışıyor.

Ulaşım alanında havacılık haberleri de var: Yurt içinde ve yurt dışında yeni uçuş hatları devreye girerken (örn. Air Transat Aralık’ta Toronto-İstanbul uçuşlarına başlıyor), kara yollarında Kurban Bayramı sonrasındaki dönüş trafiği sorunsuz yönetildi. 

Elektrikli araç altyapısı da genişliyor: Şehirlerarası yollarda şarj istasyonu sayısı hızla artarken, Türkiye’nin yerli elektrikli aracı Togg da yaz boyunca teslimatlarını hızlandırdı. Genel olarak otomotiv ve ulaşım sektörü, ihracat rekorları ve yenilikçi adımlarla yoluna devam ediyor.

 

Döviz – Altın – Faiz

Para piyasalarında dalgalı fakat umutlu bir görünüm söz konusu. Türk Lirası, hafta içinde değer kaybını sürdürerek dolar karşısında psikolojik bir eşiği test etti. Serbest piyasada kur kısa süreliğine 1 ABD Doları = 40 TL seviyesini görerek yeni bir rekor zayıflığa ulaştıbloomberght.com.

Kurdaki bu yükseliş altın fiyatlarını da yukarı çekti; Kapalıçarşı’da gram altın yaklaşık 4.260 TL’ye çıkarak günlük %0,2 artış kaydettibloomberght.com. Piyasalar TL’deki değer kaybının enflasyonist etkilerini yakından izliyor.

Öte yandan ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler meyvelerini vermeye başlıyor. Merkez Bankası’nın net uluslararası rezervleri hızla toparlandı; Haziran sonu itibarıyla son haftalarda yaklaşık 11 milyar dolar artış gösteren net rezerv 57,5 milyar dolara ulaştıbloomberght.com. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de net rezervlerde yılbaşından bu yana 89 milyar dolarlık artış sağlandığını belirterek “Uluslararası kriterlere göre rezerv yeterliliğine ulaştık” açıklamasını yaptı. Bu gelişmeler, sıkı para politikasının ve döviz piyasasına güven tesis etme adımlarının işe yaradığını gösteriyor. 

Faiz cephesinde ise gözler Merkez Bankası’nın Temmuz toplantısında; yılın ikinci yarısında enflasyonda beklenen düşüşe paralel olarak politika faizinde indirim olabileceğine dair beklentiler dile getirilmeye başlansa da otoriteler temkinli. Küresel olarak da ABD ve Avrupa merkez bankalarının atacağı faiz adımları takip ediliyor. Sonuç olarak döviz ve altın tarafında temkinli bir seyir varken, rezerv artışı ve olası faiz indirim beklentisi piyasalara ılımlı bir iyimserlik veriyor.

 

Türkiye’den Haberler

Yurt içinde ekonomi dışında da yoğun bir gündem vardı. Türkiye’nin ilk milli haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A, uzaydaki birinci yılını doldurdu. Ulaştırma Bakanı, 6A’nın sadece bir teknoloji projesi değil, Türk mühendisliğinin ve uzay vizyonunun simgesi olduğunu vurgulayarak gelecekteki uzay projeleri için deneyim kazandırdığını belirtti.

Yaz sıcakları ve turizm sezonu yoğun geçerken, orman yangınlarıyla mücadele hazırlıkları da en üst seviyede. Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda yaklaşık 39 bin gönüllü, yangın ekiplerine destek için eğitim alarak hazır bekliyor. Bu gönüllü ordusu, kritik yaz aylarında yangınlara karşı ciddi bir toplumsal seferberlik sağlıyor.

Hafta içinde gündeme gelen bir yargı süreci ise kamuoyunda tartışma yarattı: Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Oteli’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin davada ihmale dair çarpıcı ifadeler ortaya çıktı. Otelin muhasebecisi, mahkemede verdiği ifadede, otel sahibinin damadı ve genel müdür olan kişiye eksikleri rapor ettiğinde “Başımıza iş açtınız” tepkisi aldığını anlattı. Bu gelişme, denetim ve güvenlik ihmallerinin acı sonuçlarını bir kez daha gündeme taşıdı.

Öte yandan kültür-sanat ve spor alanında sevindirici haberler de vardı: İstanbul, Eylül ayında dev bir uluslararası müzik festivaline hazırlanmaya başladı; milli voleybol takımı hazırlık maçlarında sergilediği performansla umut verdi. Genel olarak Türkiye gündemi, uzaydan yargıya geniş bir yelpazede hareketliydi ve Bodrum dahil Ege kıyıları da hem turizm hem çevre hassasiyetiyle bu gündemin parçası oldu.

 

Dünyadan Haberler

Dünya genelinde bu hafta doğal afetler ve iklim kaynaklı endişeler ön plandaydı. 

ABD’nin Teksas eyaletini vuran yıkıcı sel felaketi, can kaybının 100’ü aşmasıyla büyük bir trajediye dönüştü.

Eşzamanlı olarak Avrupa, tarihinin en bunaltıcı sıcaklarından bazılarını yaşadı; İspanya ve Portekiz’de termometreler 46°C’yi aşarak rekor kırdı, Fransa ve İtalya’da aşırı sıcaklar yüzünden orman yangınlarına karşı kırmızı alarm ilan edildi. Belçika ve Hollanda’da da sağlık riski nedeniyle turuncu alarm verilirken uzmanlar bu ekstrem hava olaylarını iklim krizinin doğrudan sonucu olarak nitelendiriyor. İklim değişikliğinin derinleşen etkileri, dünyanın farklı köşelerinde felaketlere yol açarak acil önlemlerin önemini bir kez daha gösterdi.

Uluslararası siyasette ise hareketlilik sürüyor: Ukrayna-Rusya savaşında cephe hattı değişmezken diplomasi trafiği devam etti; barış umudu zayıf olsa da taraflar esir takası ve tahıl koridoru gibi sınırlı konularda iletişimi koparmamaya çalışıyor.

Asya-Pasifik’te Tayvan gerilimi bölgeyi meşgul etmeye devam ederken NATO, Hint-Pasifik ortaklarıyla bağlarını güçlendirme mesajları verdi. Öte yandan küresel ekonomide Çin’in büyüme ivmesini kaybettiğine dair veriler piyasaları tedirgin etti; Çin hükümeti iç talebi canlandırmak için yeni teşvikler hazırlığında. 

Teknoloji dünyasında küresel çapta işten çıkarmalar gündemdeydi: Yılın ilk yarısında dünya genelinde büyük teknoloji şirketleri toplam 72 bin çalışanıyla yollarını ayırdı. Microsoft, küresel iş gücünün %4’üne denk gelen 9 bin kişiyi çıkarma planını açıklarken; bazı şirketler yapay zekâya uyum sağlamak için kadrolarını küçültüyor. Tüm bu gelişmeler, dünya genelinde risk ve dönüşüm dolu bir dönemin devam ettiğini gösteriyor.

 

Fırsat & Risk Radarı

Önümüzdeki döneme dair fırsatlar ve riskler, adeta terazinin iki kefesi gibi. 

Türkiye ekonomisinde yeni politika rotası olumlu sonuçlar vermeye başladı: Merkez Bankası rezervlerindeki hızlı artış ve enflasyondaki düşüş sinyalleri, yatırımcı güvenini toparlayarak ülkeye sermaye girişleri için zemin hazırlıyor. Mehmet Şimşek’in ifadesiyle net döviz rezervlerinin yılın ilk yarısında yaklaşık 89 milyar dolar artması, finansal istikrar adına büyük bir fırsat penceresi açtı. Bu sayede önümüzdeki aylarda faizlerin kademeli indirilebilmesi ve piyasaların nefes alması mümkün olabilir. 

Diğer yandan risk unsurları da ciddiyetini koruyor. Küresel iklim değişikliği kaynaklı afetlerin (sel, yangın, kuraklık) sıklaşması, tarım, turizm ve sigortacılık gibi sektörler için yapısal tehditler yaratıyor. Ayrıca dünya genelinde yükselen korumacılık ve ticaret savaşları riski, Türkiye’nin ihracat pazarlarını daraltabilir (örneğin ABD’nin yeni tarifeleri dış talebe ket vurabilir). İç politikada süren kutuplaşma ve belirsizlikler de ekonomik öngörülebilirliğe gölge düşürebilir.

Özetle, fırsatlar penceresi açık ancak rüzgâr sert esmeyi sürdürüyor. Hem kamu hem özel sektörün, bu fırsatları değerlendirirken riskleri yönetme konusunda proaktif ve temkinli olması gerekecek. Böylece Bodrum’dan dünyaya uzanan perspektifle, sürdürülebilir büyüme ve refah yolunda güvenle ilerlenebilir.

 

 

Back To Top